Ameliyatlar
Kliniğimizde prostat ve taş hastalıklarının, her türlü ürolojik kanserlerin, ürolojik enfeksiyonların, androlojik problemlerin, çocuk ve kadın ürolojisi hastalıklarının ayırıcı tanı ve tedavisi yürütmekteyiz. Medikal tedavilerin yanı sıra ne yazık ki bazı durumlarda sizlere cerrahi tedavi önermek durumunda kalıyoruz. Kliniğimizde deneyimli kadromuzla modern üroloji pratiğinde uygulanan her türlü endoskopik ve açık ürolojik cerrahi girişimi yapabilmekteyiz.
Sıklıkla uyguladığımız ve hasta yükümüzün büyük kısmını oluşturan cerrahi girişimlerle ilgili detaylı bilgileri aşağıda bulabilirsiniz.

GREENLIGHT
Yaşlanan demeyelim de yaş alan erkeklerde genel olarak hücresel, dokusal ve bedensel olarak bir küçülme hadisesi mevcutken bu duruma karşı olan tek organ prostattır. Zira ergenlik döneminden itibaren sperm için gerekli koşulların oluşmasını sağlayan prostat, 40’lı yaşlardan sonra büyümeye başlar ve çevresini sardığı idrar kanalını daraltarak idrar yapmakta zorlanma, gece ve veya gündüz idrar yapma sıklığında artma gibi rahatsız edici işeme şikayetlerine sebep olur.
Günümüzde prostatın iyi huylu büyümesinin tedavisi için ilaç tedavileri veya cerrahi tedaviler kullanılır. İlaç tedavileri kabaca iki gruba ayrılır. İlk gruptaki ilaçlar hastaların sadece şikayetlerini giderir. İlaç kullanılmadığı zaman şikayetler tekrarlayacağı için ömür boyu kullanım gerektirir. Diğer gruptaki ilaçlar prostat bezini küçültse de bu oran %20’ler civarında kaldığından ötürü etkinliği sınırlıdır. Günümüzde ilaç tedavileri, kesin ameliyat gerekliliği olmayan, cerrahi tedavi tercih etmeyen veya başka hastalıklar nedeniyle ameliyat olamayan hastaların şikayetlerinin azaltılması amacıyla kullanılır.
Cerrahi tedavilerdeki temel amaç prostatın işeme güçlüğüne sebep olan bölümünün ortadan kaldırılmasıdır. Bu noktada teknolojik gelişmeler ile uyumlu olarak en etkin ve en az zarar verici cerrahi seçenekler tercih edilir. Prostat dokusunun lazer enerjisi kullanılarak yok edilmesi de bu seçeneklerden birisidir.
İşte bu lazer enerji kaynaklarından bir olan GREENLIGHT hakkında kısa bilgiler;
-
Kullanılan lazer enerjisinin kan hücrelerindeki hemoglobine yoğun duyarlılığından ötürü, işlem esnasında kanama olmamaktadır. Bu özelliği ile kan sulandırıcı ilaç kullanan hastalarda da kullanılabilmektedir.
-
Lazer ışınları 1-2 mm derine etki ettiğinden etkisi kontrol altındadır ve buharlaşan alanın altında yaygın hasar yapmaması nedeniyle güvenlidir. Bu yüzden operasyon sonrası ereksiyon problemi görülmemektedir.
-
Lokal anesteziden genel anesteziye kadar pek çok anestezi seçeneği ile uygulanabildiğinden ameliyat olması gereken genel durumu bozuk yüksek riskli hastalar için önemli bir alternatiftir.
-
Greenlight lazer sisteminin güvenliği Amerika Birleşik Devletlerinde tıbbi cihazların kullanılmasını denetleyen kuruluş olan FDA (Food and Drug Administration) tarafından onaylanmıştır.
-
Diğer cerrahi seçenekler ile karşılaştırıldığında Greenlight sonrası sondalı kalma ve günlük aktivitelere dönme süresi daha kısadır. Hastaların çoğunda idrar sondası 24 saat içerisinde alınır.
-
Çoğu hastada idrar sondasının alımını takiben işeme debisinde belirgin düzelme olur. Ancak cerrahi girişimlerden sonra iyileşme bir süreçtir. Gün güne işeme şikayetlerinde daha anlamlı düzelme olacaktır.
-
Operasyon sonrası sonda alındıktan sonra idrar yaparken yanma hissi, idrarda bir miktar kan görülmesi normaldir.
-
Operasyon sonrası 2 hafta boyunca ağır aktivitelerden (koşmak, ağır kaldırmak, bisiklete binmek gibi) kaçınılması, 4 hafta cinsel ilişkide bulunulmaması önerilir.
-
Tüm prostat cerrahilerinde olduğu gibi Greenlight operasyonunda da boşalma sırasında meninin mesane içine kaçması (retrograd ejekülasyon) görülebilir.
-
Greenlight uygulamalarının dezavantajı patolojik değerlendirme amacıyla doku elde edilememesidir. Prostat kanseri tedavisinin çok farklı olması nedeniyle, uygulama öncesi prostat kanseri olasılığının ekarte edilmesi gerekir.
Prostat büyümesi tedavisinde iyi bir değerlendirme, doğru ayırıcı tanı ve seçilecek tedavi yönteminin bireyselleştirilmesi önemlidir. Hastanın değerlendirildiği merkezde ayırıcı tanıya gitme ve değişik tedavi yöntemlerinin uygulanabiliyor olması hasta memnuniyeti ve elde edilecek sonuç açısından pozitif etkiler yaratır. Hastalığı ve tedavi yöntemleri hakkında iyi bilgilendirilmiş bir hasta, kendisi için en doğru tedavi yöntemine tedavisinden sorumlu hekimin de yönlendirmesiyle rahatlıkla karar verir.

İNTRARENAL CERRAHİ
(fURS)
Fleksible Üreterorenoskopi (f-URS) vücudun doğal yolları kullanılarak üreterin (böbrek ile idrar torbası arasındaki kanal) ve böbrek içerisindeki odacıkların gövdesi esnek, ucu bükülebilen çok ince optik bir aletle incelenmesi işlemidir.
Bu işlem tanısal ve tedavi amaçlı kullanılmaktadır. f-URS’nin tedavi amaçlı en sık kullanım alanı böbrek ve üst üreter taşlarıdır. Bu yöntemle 2 cm’ye kadar olan böbrek ve üst üreter taşları herhangi bir kesi yapılmadan lazer sistemi ile kırılıp vücud dışına alınabilmektedir.
Böbrek ve üreter taşlarında fleksible üreterorenoskopinin avantajları
-
f-URS’nin taş tedavisinde kullanımı için en büyük gelişme Holmiyum lazer kullanımları olmuştur. Holmium lazer sistemi bilinen en güçlü ve en güvenli taş kırma cihazıdır ve taş tedavisindeki en son teknolojidir. Fleksible üreterorenoskopların içerisinden geçebilecek kadar ince olan probları ile her bölgedeki taşa ulaşılabilmekte, taşın bileşimine ve ilintili olarak sertliğine bağımlı olmaksızın tüm taşlar yüksek başarı oranı ile kırılabilmektedir. Lazer cihazının gücü ayarlanarak taşlar istenirse toz haline getirilebileceği gibi küçük parçalara ayrılıp özel sepetlerle toplanabilir.
-
Böbrek ve üreter taşlarının tedavisinde ESWL (dışarıdan ses dalgalarıyla taşın daha küçük parçalara ayrılması işlemi) sıklıkla uygulanan bir yöntemdir. Bununla birlikte ESWL’de tedavi seansları uzun sürebilmektedir (1-4 seans). Özellikle belirli bölgedeki taşlarda (böbrek alt kaliks taşlarında başarısı %40-60) başarı oranları düşüktür. Taşa bağlı tıkanıklığın ve buna bağlı ağrı şikayetlerinin hemen giderilememesi gibi istenmeyen etkilerinden dolayı f-URS ESWL’ye göre daha etkili ve hızlı bir çözümdür.
-
Ameliyat sonrası dönemde böbrek taşı için uygulanan diğer açık veya kapalı böbrek taşı cerrahilerine kıyasla çok daha az ağrı olmaktadır
-
Vücudun doğal yolları kullanılıp herhangi bir kesi yapılmadığından kesi izi olmamakta ve böbrekte doku veya işlev kaybı görülmemektedir.
-
Pelvik ve at nalı böbrek gibi doğuştan böbrek anomalili taş hastalarındaki en etkin tedavi yöntemidir.
-
Vücutta herhangi bir kesi olmadığından ve tek seansta tedavi tamamlanabildiğinden hastalar aynı gün veya ertesi gün taburcu olabilmektedirler. Bu sayede hastanın normal aktivite ve iş yaşamına en kısa sürede geri dönmesi sağlanır
-
fURS kanamaya yol açmaması nedeniyle kanama eğilimi olan veya kan sulandırıcı ilaç kullanan hastalarda emniyetle kullanılabilmektedir.
-
Aşırı kilolu hastalarda ESWL veya perkütan nefrolitotomi gibi taş tedavisi seçeneklerinin başarı oranları daha düşüktür. Bilimsel çalışmaların çoğunda bu grup hastalarda flexible üreteroskopi ile taş tedavisinin ilk seçenek olması gerektiği bildirilmektedir
-
Flexible Üreteroskopi taş tedavisi dışında idrar yollarından olan kanamaların araştırılmasında, üreter veya böbrek toplayıcı sistem tümörlerinin tanı ve tedavisinde kullanılabilir.

NANOKNİFE
Prostat kanseri erkeklerde en sık görülen ikinci kanserdir. Prostat kanserinde tedavi seçenekleri hastalığın prostat içerisinde ya da dışarısında olmasına göre değişir. Lokalize dediğimiz prostat içerisinde sınırlı prostat kanseri için sadece izlemden, cerrahi tedavilere kadar birçok tedavi seçeneği mevcuttur.
Lokalize prostat kanserlerinde sıklıkla uygulanan açık veya robotik cerrahi işlemler son derece başarılı olsa da hastalar sertleşme bozukluğu ve idrar kaçırma gibi yan etkilerinden dolayı bu tedavi seçeneklerinden kaçınabilmektedirler. Bu yüzden günümüzde daha az yan etkisi olan tedavi yöntemleri araştırılmakta ve uygulanmaktadır. Fokal tedavi diye adlandırılan bu tedavilerde prostatın sadece kanser olan bölümünün ortadan kaldırılması amaçlanmaktadır.
Fokal tedavilerde kullanılan yöntemlerin bir çoğunda hedeflenen bölge çok ısındığı için istenmeyen yan etkiler oluşabilmektedir. Ancak son dönemde NANOKNIFE diye adlandırılan non-termal yani ısıtmadan prostatta sadece istediğimiz bölgeleri yok edebildiğimiz yöntemler prostat kanserini tedavi edebilmekteyiz.
Bu yöntemde özel bir yazılım kullanarak prostat kanseri olan alanı işaretlenir. Ardından işaretlenen alanın çevresine ciltten tedavi edici iğneler yerleştirilerek arasındaki olan yaklaşık bir saatlik bir işlemle yok edilir. Herhangi bir kesi yapılmadan uygulanan bu yöntemle sertleşme bozukluğu veya idrar kaçırma gibi yan etkiler gözlemlenmemektedir.
İşlemin kısa sürmesi, bir kesi gerektirmemesi, yan etkilerinin olmaması, tekrarlanabilir olması, organ kaybına neden olmaması nedeniyle sıklıkla tercih edilmeye başlanan bu tedavi yöntemi için uygun hasta seçimi, hastanın beklentileri gibi pek çok parametrenin değerlendirilmesi gerekir.
NANOKNIFE Türkiye resmi sayfası için tıklayınız
NANOKNIFE hakkında daha detaylı bilgi için tıklayınız



